Bu pahalılık dolar 35 tl olana kadar devam eder.

Neden 35 ?

Hükümetin 2023 yılsonu enflasyon tahmini %65.

Bunu not ettik.

TCMB politika faizi %35.

Bunu da not ettik.

Bugünkü dolar kuru 27.20 TL.

Bu da tamam. 

Şimdi bugünden itibaren, bu politikayla TL, reel olarak enflasyon karşısında eksi %30 değer kaybediyor.

Faiz, TL'nin reel değerini koruyabilecek bir seviyede bulunmuyor.

O zaman döviz istiyorsak, yabancı fonlar Türkiye'ye dolar verecekse, doların TL karşılığı reel olmalı.

Ülkeye güven, istikrar gibi etkenlerin etkisini hiç dikkate almadım.

O zaman bugün için hesap yaparsak, TL %30 devalüe olmalı ki, enflasyon karşısında gerçek seviyesine gelsin.

Yani 27,20 x 1,30 = 35,36 olur.

Biz yuvarlak 35 diyelim.

Yalnız bir nokta var ki, herşey ortalamasına geri döner kuralına göre ve birilerinin daha zengin olması gerektiğinden, uygun bir zamanda dolar 24,65 ve belki 22 seviyesini çok kısa süre de bile olsa mutlaka test etmeli.

Etmeli ki birileri oralardan hızlı alıp 35 lerden satıp servetine servet katsın.

Diyorum, belki de yanılıyorum.

Siz yine kendi doğrularınızdan şaşmayın.

Yeni Türkiye Ekonomi Modelinde Nasıl Para Kazanılır?

Para Nasıl kazanılır?

1- Ücretli çalışarak veya emeklilik. 

2- Ticaret yaparak.

3- Kira geliri alarak.

4- Sanayi ve Tarım üretimi neticesinde gelir. 

5- Mevduat, menkul ve gayrimenkul yatırımı ve Faiz ile gelir. 

6- Rant yoluyla gelir.

7- İllegal gelir.

Başka aklıma gelen bir yol bulunmuyor. 

İlk 5 gelir elde etme maddesi klasik kapitalist sistemde mevcut devletlerin izin verdiği yasal yollardır.

Bu 5 maddeyi uzun uzun anlatmaya gerek yok çünkü herkesin bir seviyede fikir sahibi olduğunu düşünüyorum. Bir yol seçmiştir.

6. ve 7. maddeler yüksek risk taşır. Anayasal ve yasal güvence altına değildir. Yani ya hep ya hiç koşulunu ifade eder.

Bu maddeler deki kazanç için bazı uygun koşulların etkin olması gerekir. 

1- Önceden sağlanan bilgi.

2- Bu kazancı bir şekilde sağlayabilecek, garanti verebilecek, işi sonuna kadar götürüp, neticelendirebilecek bir güç olmalı.

Sonuçta ilk 5 gelir yöntemi uygulanan ekonomik yöntem sebebiyle zor, uzun, yetersiz ve diğerlerine göre daha az getiri sağlar.

Peki kısaca ne yapmak gerekir?

Çok basit. 

Sistemi tam tersine çevirmek gerekir. 

İlk 5 maddenin etkin ve verimli bir şekilde çalışması sağlanmalı.

6 ve 7. madde deki işleyişi yok etmeye çalışmalıyız.

Peki bu nasıl olacak?

Yolu belli. 

Tabi ki bizler yani Türk milleti buna karar verecek yada vermeyecek.

Karar pozitif olursa güzel olur, negatif olursa mevcut durum devam eder yani kötü olur. 

Temennim iyisi olsun. 

Kendimce Durum Tespiti

Ülkemizde yaşanan deprem nedeniyle normal yaşam sekteye uğradı.

Dolayısıyla başta insan yaşamı etkilendi ve sırasıyla ekonomi, sağlık, adalet, eğitim ve sonunda da siyaset konusunda tartışmalar meydana geldi. 

Tabi normal süreç neydi? Seçim.

Yaşananların sonuçlarının tahlili ve bir kanaat oluşmasıyla nihai sonuç  nedir? Karar vermek. 

Şimdi seçim arifesi bir karar verilecek. 

Türkiye yönetiminin nasıl olması gerektiği, hangi yöntemle ve anlayışla idare edilmesi gerektiği kararı için halk seçime gidecek ve kararını verecektir. 

Gelecek ülke yaşamının şekillenmesi bu karara bağlıdır. 

İlk başta seçim sürecinin başlaması şarttır. 

Sonrasında adayların net olarak ortaya çıkması ve geçmiş anlayışları, yaptıkları, kişilikleri ve sahip oldukları olumlu olumsuz bütün özelliklerin analizi yapılıp, halkın onayıyla neticelenecektir. 

Demokrasinin özü budur. 

Buradaki kilit nokta vatandaşların tüm değerlendirmelerini doğru ve objektif olarak yapmasıdır. 

Kişisel olarak, ülkemizdeki en ucuz değerin soluduğumuz hava dışında, insan hayatı olduğu gerçeğini bir kez daha anladım. 

Ben şahsen insan hayatını en önceleyen anlayışı tercih etmek isterim. 

Hayat her zaman bir tercih yumağıdır. 

Ne eklersek onu biçeriz. 

Deprem nedeniyle hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet geri kalan sağ tüm halkımıza sabır diliyorum. 

Enflasyon ve ötesi

Enflasyon fiyatlar genel düzeyinin artmasıdır.

Dünya da fiyatlar niçin arttı?

Pandemi etkisiyle dünya kapandı ve stoklar eridi. 

Demek ki bu bize dünya toplam üretiminin 1 yıl üzeri stok eritmesi bize enflasyon olarak geri dönüyor.

Üretim için şu an için kullandığımız teknoloji ve enerji kaynakları demek ki yetersiz kalıyor. 

Bu durumun önüne geçmek için iki yol var ya teknolojiyi ileri düzeye taşıyacağız ya da enerji kaynaklarını daha da çeşitlerini artıracağız. 

Rusya Ukrayna savaşı tedarik zincirlerini etkileyen bir durumdur. Yani hazır satışa hazır bir ürünün pazarına daha geç gitmesi veya gidememesidir. Bu da fiyatları arttırır. 

Peki sonra ne olacak? 

Özellikle ulaştırmanın elektrikli araçlar üzerine yönlenmesi oransal olarak artacak. 

Fakat bu artışın bireysel düzeyde hususi araçlar boyutunda öncelenmesi bence yanlıştır. 

Ticari elektrikli araç üretimi yapabilecek ülkeler bu işin kaymağını daha fazla yiyecekler. 

Yani kamyonet, kamyon, otobüs, çekici hatta tren ve uçak bu işin en sağlam elemanlarıdır. 

Ulaşım ekonominin üçte biri olduğuna göre maliyetler otomatik olarak yüzde 33 düşer. 

Özellikle tarım alanında topraksız tarım 2002 yıllarından beri yapılıyor Türkiye çok geride. 

Üretilen tarım ürünlerinin lojistiğinde elektrikli araçlar kullanılırsa fiyatlar hızlı aşağı yönlü gerileyecektir. 

Ben TOGG yerinde olsaydım öncelikle hafif ticari araç üretirdim. 

Türkiye bunu anlamalı ve treni kaçırmamalıdır. 

Son olarak, emniyetli bir şekilde mini nükleer enerji kullanabilen araç veya makineler bu işin ileri boyutu olacaktır.

Bu bir yol haritası çizmektir. Genel anlayış ne yönde olacak önümüzdeki seçimlerde hep beraber göreceğiz. 

Dolar nereye biz oraya.

ABD öyle bir sistem kurmuş ki helal olsun. 

Dolar dünyanın heryerinde. 

Her ticaret, büyüklük, hacim ne ölçmek isterseniz hepsi dolarla. 

Peki bu ne demek? 

Doların sahibi kim? 

Dolarla ilgili karar alıcı merci nere? 

Doların faizini kim belirliyor? 

ABD. 

Doları cebinize koyun, dünya da herhangi bir yere gidin, istediğiniz her yasal veya illegal herşeyi satınalabilirsiniz. 

Başka neyle bunu yapabilirsiniz? 

Dolayısıyla bu hükümranlığın ve dominant durumun, en başta dünya devamlılığı konusunda bir hüküm vermeli. 

Aksi durumda bu böyle gidecektir. 

Dolar basarken ABD bir karşılık veya teminat göstermiyor. 

Yalnızca mürekkep, kağıt masrafı ve basım maliyeti var. 

Sadece Türkiye değil bütün dünya ülkeleri doların izlediği yolu mecburen takip etmek zorundadırlar. 

Önemsenmeyen birşey önemli değildir. 

Herkesin önemsediği birşey, herşeyinizi etkiler. 

Eskimeyen bir yazı yazmalıyım.

Eskimeyen bir yazı yazmalıyım,

Son okunduğunda hep yeni olmalı, 

Ki zamanı durdurmalı,

İman gibi , 

Başka söze gerek kalmamalı, 

İklimler misali her renkte, 

Rüya görüyormuş gibi gerçekte, 

Yaşamıyorcasına ölümden, 

Az saatler kalan ömürden, 

Zamanda akan hayatlarımızda, 

Israrla okunacak, 

Yazı yazmalı. 

Ah! nasıl söylenir bilemiyorum. 

Zor anlatmak. 

Meyhanede sarhoş olmuş gibi, 

Ahirette hesap verir gibi, 

Lafı dolandırmadan, 

Işıltılı, geçmişte kalan, yinede eskimeyen bir yazı yazmalıyım. 

BAYRAM TERAPİSİ

Bugün ramazan bayramının üçüncü günü. Evde bilgisayardan uzun zaman sonra blogumu açtım. Gözlerim artık yakını az gördüğünden fontları büyüttüm, birkaç yayını düzelttim, bir iki gereksiz gördüğüm yazıyı sildim.

Blogu açalı yaklaşık 6 yıl olmuş. Birkaç yazımı tekrar okudum en son 2016 da ilk yayınıma gittim ve baktım.

Yeni yayın açtım ve işte şimdi yaptıklarımı yazıyorum.

Düşünüyorum.

Ne yapsam, ne yazsam da biraz vakit geçsin kendimi motive edeyim.

Ekonomi desem zaten herşey ortada.

Siyaset desem ben bile sıkıldım ki herkes zaten çoktan sıkılmıştır.

Bayram malum klasik.

Blogu kaldırmayı bile düşündüm ne yalan söyleyim.

Konu bile bulamazken yazmak dahi anlamsızlaşıyor.

Karamsarlık sızsa da ruhumdan , aslında iyimserliğe daha yakınım.

İyi olması için arzularımı , hayatımı belirli bir hedefte tutmak için çaba göstermeye gerçekten gayret gösteriyorum.

Blog aslında bana hem zamanı nasıl değerlendirdiğimi hemde nasıl değerlendiremediğimi şak diye gösteriyor.

Bu da bir şeydir değil mi?

Her şeyden bir fikir, ders veya sinir hali çıkarmak mümkün.

Şu yazdıklarımdan ne çıkardım inanın bende bilmiyorum :)

Sağlık dolu mutlu nice bayramlar.

 

SİYASETTE İKİ SİHİRLİ KELİME

Başlıkta söz ettiğim iki kelime,

" Gerekirse ve Çalışıyoruz"

İş hayatında veya siyasette problem yaratan bir durum olduğunda bu kelimeler kullanılır.

Önce gerekirse kullanılır, sonra bir süre gitmezse çalışıyoruz denir. 

Örnekleyelim, 

Siyasette EYT problemine bakalım. 

Önce seçim kaybına sebep olsa bile bu iş olmaz dendi. Yani gerekirse seçimi bile kaybetmeye razı olunabileceği ima edildi ki zaten hiçbir iktidar seçim kaybetmek istemeyeceği için bu laf bir palavraydı. Kapı bir süre kapatıldı. 

Sonra baskı kademeli arttı. 

Federasyon boyutunda örgütlenildi ve kalabalık miting yapıldı. Son süreçte enflasyon ortamında bu durum daha da önem kazandı. 

Gerekirse kelimesi fonksiyonu düşünce bu sefer AKP genel başkan yardımcısı ve Çalışma bakanlığı düzeyinde çalışılıyor denmeye başlandı. 

Çalışıyoruz kelimesi bir umut pompalar. 

Yani bakın biz bu sorunun farkındayız, boş durmuyoruz, yetkili uzman kişiler bu iş üstünde efor sarfediyor, en uygun çözüm bulunacak mesajı verilir. 

Şimdi taktiksel olarak bir müddet çalışıyoruz denilecek, bir müddet sonra çalışma yok denilecek ki hem zaman kazanılsın hemde bu sorun oy oranını nasıl etkiliyor ölçülsün. 

" Gerekirse ve Çalışıyoruz"  bu maksatla  oyalayıcı en sık kullanılan kelimelerdir. 

Gerekirse bu konuda tekrar yazabilirim :)) 

DOLAR DA HEDEF NERESİ ?

Enflasyon hesabına göre bir hedef tahmin etmeye çalışayım.

Resmi rakamlara göre Türkiye yıllık enflasyon oranı : % 54,44

ABD resmi yıllık enflasyon oranı : % 7,5

Yani reel faizin % 54.44 en az olması gerekir ki TL nin alım gücü korunsun. Bu durum KKM ile sağlanmış durumda. 

ABD Fed %2,5 - 3 faiz hedefliyor ki bu da fiyatlanacaktır. Talep dolar yönünde olacaktır. 

Bugün itibariyle dolar kuru ortalama 14.80 TL 

Hesaba gelirsek, 

% 54,44 + % ( 54.44 x % 7,5 ) = % 58,52

14,80 x ( 1+ % 58,52 ) = 23,46 TL reel olması gereken hedef kur görünüyor. 

Kişisel görüşümdür. 

Yatırım tavsiyesi değildir. 

Hayırlısı. 

TÜRKİYE İÇİN DÖNÜM NOKTASI

Gündem savaş.

Savaş etkisi, küresel ekonomik fiyat artışları ve tedarik zinciri aksamları.

Ne kadar uzarsa o kadar reçete ağır olacak.

Siyasi söylemler geneli boş olmakla birlikte hayatın olağan akışına negatif etkisi olacaktır.

Herşeyin sonu geldiği gibi bu sözde savaşın sonunda ne olacak??

Yeni bir düzen şekillenecek. O ne şu an planları yapılıyor.

Ekonomik ve siyasal yol haritaları çiziliyor.

Siyasal ne olur bilgim olmadığı için yorum yapamam ama ekonomik olarak ülkeler kendi kendine yetme gayretine doğru hamleler yapacağı kesin.

Bir kere enerji kaynakları için bağımlılıkları minimum seviyede tutabilecek alternatif teknoloji arayışına girilecek. Yatırımlar bu yöne kayacak.

İkincil olarak temel ihtiyaç ürünleri üretimi için en maksimum çözümler öncelenecek.

Önümüzdeki on yıl için basit aksiyon bunlar olacaktır.

Türkiye bari bu sefer bu rüzgarı arkasına alsın.

Beton ve rant ekonomisinden vazgeçsin.

Çocuklarımız için gelecek kaygısı yaşamak yerine, üreten bir neslin başlangıcını hedefleyelim.